Terkeden Eşine İthafen Pişmanlıklarını Anlattığı Mektup Okuyanları Ağlatıyor
Blogger Matthew Fray’in 9 yıllık evliliği sona erdi. Eşini hep yanında duracakmış gibi önemsememeye başladı ve evliliği mahvoldu.
Her şey için çok geç olsa da şimdi ise yaptığı hatalara dair bir yazı yazdı.
Bütün kötü kocalara,
Evet. Siz.
Aşağıdakilerden en az birini veya birkaçını aklınızdan geçirdiğinizi biliyorum:
- Kötü bir koca değilim! Haftada 50 saat çalışıyorum. Ev kredisi, araba kredisi, tatil masrafları, takı masrafları ve çocukların aktiviteleri için para harcıyorum. Eşimi ve ailemi seviyorum!
- Kötü bir koca değilim! Eşim için her şeyi yaparım.
- Kötü bir koca değilim! Evde onarılması gereken şeylerle ilgileniyorum. Çimleri biçiyorum. Köpeği dolaştırmaya çıkarıyorum. Çöpleri atıyorum. Bebeklerin altını değiştiriyorum. Çocukları okul aktivitelerine götürüyorum.
- Kötü bir koca değilim! Nadiren içki içiyorum. Hayatımda uyuşturucu kullanmadım. Spor yapıyorum. Fiziksel şiddet uygulamıyorum. Aldatmıyorum.
Anlıyorum. Kötü bir eş olduğunuza inanmıyorsunuz. Yaptığınız iyi şeyleri de takdir ediyorum. Aileniz ve çocuklarınız için yaptığınız fedakârlıklara da saygı duyuyorum.
Ancak…
Yine de kötü birer kocasınız.
Evlilik hakkında pek bir şey bildiğimi sanmıyorum. Ama bildiğim tek şey var: Ben kötü bir kocaydım.
Geçtiğimiz yıl bu aylarda eşim yüzüğünü çıkarıp fırlattı ve dokuz yıllık evliliğimizi bitirdi.
Canım yandı. Nefesim kesildi. Çok korktum.
Aslında şaşırmamıştım.
Biz erkekler bazı şeylerin olacağını çok önceden görebiliyoruz.
Bugün aklımda bazı sorular var.
Evlendiğimizin ilk günlerindeki gibi bir koca mı olmuştum dokuz yıl boyunca? Bazen eşimden kaçıp huzur bulacağım bir yerlere gitme hissine kapılmış mıydım?
Evliliğimizi bitirme şeklini asla takdir etmedim ve etmeyeceğim de.
Mükemmel bir koca DEĞİLDİM.
İyi bir koca olduğumu bile zannetmiyorum.
Ama onu çok sevdim. İyi davrandım. Onu mutlu etmek ve saygısını kazanmak isterdim. Her gün onun için işe gittim. Bana yaşamam için bir amaç verdi. Sonsuza dek onunla olmak istedim.
Yine de kötü bir kocaydım. Bencildim. Evliliğimizin üçüncü yılından itibaren onu eskisi kadar önemsememeye başladım.
Golf Turnuvası
Ohio’da yaşayanlar iyi bilirler. Golf turnuvasının başladığı o günlerde hava çok güzel olur. Golfle ilgilenmeyenler güzel günlerin tadını çıkarırlar.
Eski eşim dışarıya çıkmayı çok severdi. Küçük bir yerde büyümüştü. Güneşli günleri hep değerlendirirdi.
Golf turnuvası başlamıştı. Oğlumuz henüz bir yaşında bile değildi. Eşim hep beraber dışarıya çıkıp güzel havanın tadını çıkarmak istedi.
Belki yakınlardaki kafeteryaya gitmek istiyordu.
Belki de hayvanat bahçesine.
Belki de lunaparka.
Kulağa mantıklı geliyor değil mi?
Şimdi bana da öyle geliyor.
Ancak o gün evliliğimizin bitişinin başlangıcı oldu.
Aramızda şöyle bir konuşma geçti:
Ben: “Hayatım. Evde oturup golf izlemek istiyorum. Yılda bir gün gerçekleşiyor bu turnuva.”
Eşim: “Böyle güzel bir günde evde oturmak istediğine inanamıyorum. Ailecek bir şeyler yapmak istemiyor musun?”
Ben: “Ben de böylesine güzel bir günde evde oturmak istemezdim. Keşke yağmur yağıyor olsaydı. Sizinle dışarıya çıkmak ben de isterdim. Ama bu golf turnuvası yılda bir kez gerçekleşiyor. O da bugün. Kusura bakma. İzlemek istiyorum.”
Aramızdaki bu konuşma birkaç ay önceki golf turnuvasında tekrardan aklıma geldi. Ama bu sefer evde kimse yoktu. Eşim artık yanımda değildi. Çocuğumu da almıştı. Bense yine evdeydim. Tek başıma…
Bu sene golf turnuvasını kimin kazandığını bile hatırlamıyorum. Belki Justin Rose belki de Adam Scott. Kimin umrunda ki?
Golf turnuvasını, eşim ve çocuklarımla geçirebileceğim güzel bir güne tercih etmiştim.
Siz de kötü bir kocasınız. Tıpkı benim gibi.
Eşimin kıymetini bilemedim.
Eşimi evliliğimizde tek başına bıraktım.
Şimdi her şey dört sene önceki golf turnuvasının olduğu o gün gibi.
Ben iş arkadaşlarımla gece eğlencesine çıkarken eşim evde oturur, çocuklarla ilgilenir ve Umutsuz Ev Kadınları’nı izlerdi.
Eşim beni uykuya çağırırken ben sabahlara kadar basketbol izlerdim.
Arkadaşlarımızın da katıldığı beraber çıktığımız akşamlarda arkadaşlarımla gülüp eğlenirdim. Onun elini tutup gözlerine bakıp ne kadar güzel göründüğünü söylemedim. Kulağına eğilip ‘Seni seviyorum’ diye fısıldamadım.
Çocuğumuzun dünyaya geldiği o gün eşim yanında olmamı isterken uyuyabilmek için eve gittim.
Evi tek başına çekip çevirdi. Ev temizliği, arkadaşlarımızın özel günleri için hediye seçimi, aile dostlarımızla akşam yemekleri ve daha birçok şeyi hep tek başına planladı ve yaptı.
Edindiğim en kötü tecrübe de eşinizi ne kadar sevseniz, ne kadar iyi niyetli olsanız, ne kadar kibar olsanız, ne kadar iyi görünseniz ve fedakarlıklar yapsanız da biteceği varsa bitiyor.
Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.
Bunu küçükken hep duyardım ama ne anlama geldiğini bilmezdim. Şimdi çok iyi anlıyorum.
Gerçekten aptalca bir hareketti. Golf turnuvasını tekrarını izleyebilirdim.
Bizler kötü insanlar ve kocalarız.
Ama böyle kalmak zorunda değiliz. Değişebiliriz.
Yukarıdaki açık mektup Matthew Frays tarafından yazıldı.
Matthew Fray’in söyledikleri gerçekten de etkileyici. Yazıyı okuyan eşler, adamın söylediklerinden ders çıkaracaklardır.
Mektubu tanıdığınız herkesle paylaşmayı ihmal etmeyin.
Henüz yorum yapılmamış.