Şehirden İndim Köye..

Şehirden, bunalan ve kırsala kaçanların hikayeleri.
Şehirden İndim köye..
Biraz tuhaf geldi değil mi?
Eskiden şehir hayatı, kırsalda yaşayan insanların hayalini süslüyordu. Azda olsa para biriktiren, büyük bir şehre kendini atmanın yolunu bulurdu. Çünkü şehirde hayat vardı! Onlarında hakları değil miydi? Para biriktirip, bir ev ve külüstür bir araba almak. Onlar gibi yaşam hayatı sürmek, gezmek tozmak.
Çifti çubuğu satıp, yerleştiler şehre, ama o ne? Ne komşuluk vardı, nede misafirperverlik, herkes birbirine yabancı. Köy veya kırsalda herkes birbirine güveniyorken, şehirde ise güvensizlik hakim. Zaman içinde anladılar ki şehir hayatı, köy ve kırsal hayat daha mutlu edemiyor insanları. Etrafında onlarda beton yığını altında havasız, gürültülü ortamda mı yoksa havadar, hayvan ve doğanın sesleriyle geçirilen bir ömür mü?

Bu mantıkla yola çıkan, Demirel çifti, kızları Maya’yıda yanlarına alıp uzun süre düşündükleri hayallerini hayata geçirmeye karar verdiler. Ve bir dağ evine yerleşmeye kara verdiler. Uzun yıllardır reklam ve moda sektöründe çalışan Tolga ve Ayşegül Demirel öncelikle kendilerine ait bir düzeni nasıl kuracaklarını düşündüler, araştırdılar. Ve izmir’in Bayındır ilçesine bağlı Sarıyurt Köyü’nde karar kıldılar. Daha sonra kendi elleri ile kutu evi elleri ile yaptılar, bu ev onlara 10 bin TL mal oldu sadece. Mayıs ayında tam olarak yerleşekler kutu evlerine. İstanbul’da kiraya verecekleri evleri ile de gelecek para ile de arıcılık ve evlerine yakın olan incir ve ceviz ağaçlarının mahsüllerinin bir kısmını da pazarlarda satarak gelir sağlamayı düşünüyorlar.

Yapı ressamlığı mezunu olan 42 yaşındaki Tolga Demirel, ‘Şehirde çok kısıtlı bir hayat yaşıyoruz. Dört duvar arasında tıkanmış durumdayız. Oradaki özgürlük hissini, şehirde, hiçbir şekilde hissedemiyorsun. Duygu derken o; o özgürlük hissi… Elinin altındaki malzemeyi kullanarak istediğin kadar yaratıcı olabilirsin doğada…’ diyor.

İşte Tolga Demirel’in kendi ağzından ailesinin ilham veren hikâyesi…