Osmanlı’da Harem
Osmanlı’da Harem
Cariyeler çocukluk döneminden itibaren lalalarla birlikte hocalarla birlikte çok iyi bir eğitime tabii tutuluyorlardı. Ama bu eğitim sanıldığının aksine bir üniversite kıvamında bir eğitim değildir. Yani bu kadınlar bazıları gerçekten kendileri meraklı olduğu için okuyup yazmışlar, ilme merak sarmışlar. Ama genel eğitim daha çok işte dans, musiki, nakış işte kadın işleri diyebileceğimiz şeyler. Neden? Çünkü burada onlara verilen eğitim sultanı mutlu etmek ve sultanın hayatını renklendirmek içindir bu alınan eğitim. Yani cariye denilen o köle sonuç itibari ile sultan için var, sultanın özel hayatında ki bir renk olarak var. Renk olarak tabi ki böyle eğlenceli işler oluyor. Kimisi gerçekten çok iyi bir müzisyen olmuştur, özellikle mesela Abdülmecid dönemine bakacak olursak, gerçekten kadınların müthiş piyanist olduğunu biliyoruz. Kimi gerçekten de çok güzel sesi, var, kimisinin de tiyatroya meraklı ama tüm bunlar aslında sultanın zevkine göre değişiyor. Yani o sultan müziğe meraklı ise, kadınlarda örneğin müziğe merak sarıyor. Bu demek değildir ki kendileri isteyerek müziğe merakı olduğu için sadece ve sadece sultanın ekseninde, yanı sultan bir güneş gezegen olarak onun hayatı için varlar, onun hayatı için var oldukları içinde eğitim sistemini bu yönde alıyorlar.
Osmanlı döneminde, hareme cariye nasıl seçilirdi?
Çok tuhaf belki size ironik gelebilir ama bugün konuştuğumuz Nataşa hikayesi geçmişte de vardı. Çünkü bu saraya bakacak olursak pek çok kadının küzey işte, Rusya, Ukranya, Çerkez’lerden geldiği biliniyor. Has hatun, gözdelerin aslında o küzeyden köle tüccarlarının ya kaçırdığı ya da getirdiği kızlar olarak biliniyor. Tabii korsanlarda burada var, sistem şöyle işliyor. Bu gün at meydanı olarak bildiğimiz yani doğu Roma İmparatorluğu döneminde, Bizans döneminde at meydanı olarak bilinen yer, Osmanlı döneminde avrat pazarı ismini alıyor. Neden avrat pazarı? İsminden de belli olduğu üzere orada gencecik kızlar ki bunlar çocuk yaştalar. Çünkü şöyle bir şey var, bakir olmaları gerekiyor saraya cariye olarak almak için. Bu sanki erkek fantezisi veya dini bir şey değil, söyle bir mantığı var, kızların bakire olması hastalık taşımaması anlamına geliyor. Ve tabi ki hastalık taşımaması sultan soyunu devam ettirebilecek anlamına geliyor. O yüzden bakire olmaları gerekiyor çünkü Avrupa’da olduğu gibi ki orada baya işte genetikten gelen hastalıklar vardır, çünkü akraba evliliği vardır. Henedanlar gücü elinde tutmak için akraba evlilikleri yapılmaktadır.
Ve pek çok mesela hemofili gibi hastalıklar kuşaktan kuşağa geçiyor. Osmanlı’nın bize kötü gelen korsanlardan kız almak sistemi şu acıdan işe yarıyor ve şu acıdan mantıklı. Bir kere bu genetik hastalıkların önüne geçilmiştir. Saltanat babadan ogula geçtiği için kadının aristosisi vs önemli değil çok erken dönemde Bizans İmparatorluğunda bir kızın evlendirilme hikayesi var, onun dışında kadının pek çoğu, soyları, sopları konuştukları diller bilinmiyor. Bu kadınlar çok genç yaşta saraya alındığı için pek çoğunun biyografisini bilmediğimiz gibi saraya girdikten sonra müthiş bir eğitime tabi tutuldukları için ve bu eğitimin sandığımız gibi enderuna karıştırılmaması gerekmektedir. İlmi eğitim değil, yukarıda yazdığımız gibi, nakış, müzik sultanı mutlu edecek şeyler. Bu çok genç yaşta başladığı için zaten geçmişlerinden pek çoğu kopuyor. Çoğu riayetler vardır, şu kadın şu mezhebi korudu diye, şuradan gelmişti o yüzden onları kolladı gibi. Ama örneklere bakacak olursak pek çoğu zaten o dönem olarak düşünecek olursak birden bire temiz bir yaşantıya girmiş oluyorlar. Ve geçmişleri ile pek bir alakaları ve bağlantıları kalmıyor. Tabii bize günümüzün gözünden bakınca bunu yapmamak gerektiğini bize hatırlatıyor, yani ah ah vah vah ne kadar vahşi bir sistemmiş bu kızlar köle pazarlarında satılıyor demek bir yere kadar doğru değildir.
Çünkü şöyle bir gerçeklik payı da var, dönemin şartlarını düşünecek olursak pek çok insan hareme kızın da sokmaya da çalışıyor. Çünkü birazcık hayat garantileme meselesi bu, her hareme giren cariye sultanla birlikte olmuyor, pek çoğu dönemin işte paşalarıyla askerleri ile sarayın etrafında olan insanlarla evlendiriliyorlar. O yüzden mesela değişik çağlarda pek çok kız, saraya bu şekilde sokulmaya çalışılır. Bu durum bize şunu düşündürülmesi gerekiyor, evet haremi eleştireceğimiz pek çok şey var bir kadın olarak haremdeki yaşamın çok kolay olmadığı aşıkar, çok büyük bir rekabet var ve harem sanıldığının aksine özellikle batı ressamlarının resmettiği gibi değil sadece Topkapı’yı ziyaret ettiğiniz zaman bunun böyle olmadığını zaten sizde göreceksiniz.
Gayet karanlık gayet küçük ve sıkışık bir ortam var orada. O sıkışık ortamda bir taraftan evet zamanın zorluklarını düşünecek olursak, parasızlık hastalık ve pek çok zorluk evet bir şekilde şans çünkü orada daha rahat yaşanıyor ama yinede şunu söyleyerek bitirmek istiyoruz yazımızı harem denilen sistem sadece sarayda değil bütün topluma yayılmış bir şey ve evet pek çok insanın birden çok eşi var burada ve bu işte kadınlar alınıp satılıyor. Bizde hep şunla övünürüz Osmanlı’da kölelik yoktu ırkcılık yoktu ama kölelik 19. yüzyıla kadar devam etmiş. Ve pek çok kadın çalışmak üzere alınmış sadece eş olarak değil. Evde işte yemek yapması için, temizlik yapması için ve bunlar pazarlardan alınmış ve çok geç zamanlara kadar yani 19. yüzyla kadar da devam edilmiş bir sistem.
Henüz yorum yapılmamış.