Eşinin Tecavüzüne Uğradı, Tuvalete Bile Gidemiyor!
Geçtiğimiz günlerde Show TV ekranlarında yayınlanan Zahide Yetiş’le programında gerdek gecesi eşinden dayak yediği söyleyen Merve Tula, “Hem muayyen günümde hem de ters ilişki şeklinde eşim tarafından tecavüze uğradım. Tuvalete gidemiyorum mesleğimi yerine getiremiyorum.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Show TV ekranlarında yayınlanan Zahide Yetiş’le programında gerdek gecesi eşinden dayak yediği söyleyen Merve Tula, “Hem muayyen günümde hem de ters ilişki şeklinde eşim tarafından tecavüze uğradım. Tuvalete gidemiyorum mesleğimi yerine getiremiyorum.” dedi.
EŞİ İFTİRA OLDUĞUNU SÖYLÜYOR
Edebiyat öğretmeni Merve Tula, boşanma aşamasında olduğu 10 aylık eşi tarafından kaçırılıp günlerce tecavüze uğradığı ve fiziksel şiddete maruz kaldığı iddiasıyla 13 Şubat 2018’de İstanbul’da polise başvurdu. Merve Tula’nın şikayetçi olduğu eşi Ercüment Tula kasten yaralama suçundan 6 ay hapis cezası alırken, cinsel saldırı davası hâlâ sürüyor. Suçlamaları reddeden Ercüment Tula ise Merve Tula’nın kendisine iftira attığını söylüyor. Tula ve avukatı, davanın Türkiye’de eşe karşı işlenen suçlarla ilgili emsal olmasını istediklerini söylüyor.
DAVA ERTELENDİ
“Hem muayyen günümde hem de ters ilişki şeklinde eşim tarafından tecavüze uğradım” diyen Tula, dışkılama refleksleri zarar gördüğü için öğretmenlik yapamıyor. Tula’nın şikayetinden sonra farklı dönemlerdeki muayeneleri sonucu hazırlanan adli tıp raporunda, Tula’nın anal bölgesinde doku kayıpları ve yaralanmalar olduğuna ilişkin tespitler yer alıyor. Tarafların karşılıklı ifadelerinin alındığı ve savunmaların dinlendiği Bakırköy Adliyesi 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dünkü duruşma 28 Şubat’a ertelendi. Davaya Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da müdahil oldu. İlk evliliğinden bir kızı olan Tula, ikinci evliliğinde eşinin de çocuğunu düşünerek mantık evliliği yaptıklarını fakat 10 ay boyunca işkence gördüğünü anlatıyor. Kaçırılmasından önce defalarca evi terk edip ailesinin yanına sığındığı ama her defasında özür dileyip barışmak isteyen eşini, ikinci bir evlilik yapmış olmanın üzerinde yarattığı baskı nedeniyle affettiğini söylüyor.
“TECAVÜZE UĞRADIM”
Son olarak eşi burnunu kırdığı ve ameliyat olmak zorunda kaldığı için eşini tamamıyla terk eden Tula, o dönemde eşi tarafından kaçırılmasını şöyle anlatıyor: “Bir gün AVM’de gezerken eşim beni takip etmiş, peşimden geldi. ‘Eğer benimle gelmezsen bu gece tüm aileni öldürürüm’ diyerek beni arabaya kilitledi. Otele yerleştik, iki gece orada kaldık, ardından bir daire tuttu ve benim telefon hattımı kırıp camdan attığı için hiçbir şekilde ailemle iletişime geçemedim. Beni kaçırdığı ilk günlerde muayyen günlerimdeydim. Hem cinsel bölgeden, hem ters ilişki şeklinde günlerce tecavüze uğradım.”
BEBEĞİNİ DÜŞÜRDÜ
Sonrasında eşinin ablasının yardımıyla o evden kaçtığını anlatan Tula, polise başvurduktan sonra kadın sığınma evine yerleştirildi. Tula, 4 ay sığınma evinde kaldığı sırada hamile olduğunu öğrendi ancak kısa süre sonra bebeğini düşürdü. Eşiyle tecavüzden önceki ilişkilerinden birinde hamile kaldığını düşündüğünü söyleyen Tula, hemen her cinsel ilişkinin işkence olduğunu ve evdeki çocukların da bu şiddete bir biçimde maruz kaldığını anlatıyor: “7 yaşındaki kızım bir gece benim çığlığıma uyanmış. Hatta ertesi gün anneme o geceyle ilgili, ‘Gittim kapılarını dinledim ama bu sefer sanki bıçak soktu. Bu seferki dayak gibi değildi’ demiş. Hala çocuğuma o gece annesine neler yapıldığının açıklamasını yapamıyoruz.” Tula’nın avukatlarından Ezgi Koç da, çocuğun evin içinde şahit olduğu şiddet olaylarından ötürü psikolojik destek almaya başladığını kaydediyor: “Çocuk okulda birine kızdığında ya da korktuğunda, Merve’nin şu an davalık olduğu eşinin ismiyle sesleniyor karşısındakine. Kendisini kaygılandıran durumlarda da refleks olarak ağzından adamın ismi çıkıyor. Çocuğu gören uzmanın mahkemede tanıklık yapması için uğraşıyoruz.”
“BABAM KAÇIRILDIĞIMA İNANMIYOR”
Kadın örgütleri, eşe karşı işlenen suçların hâlâ Türkiye’de “tabu” olduğu ve kadınların eşlerinden gelen cinsel saldırı ve şiddete karşı koymasının oldukça zor olduğu konusunda birleşiyor. Muhafazakâr bir ailede yetiştiğini ve üzerindeki mahalle baskısını devamlı olarak hissettiğini anlatan Tula için ise ikinci evliliğini de bitirmek zor olmuş.
“AVUKAT; ‘BU TRAVESTİ HASTALIĞI, EŞİNLE UZLAŞ’ DEDİ”
Kendisine atanan avukatın, işkence sonrasında tuvaletini tutamama durumuyla ilgili, “Bu zaten travestilerin hastalığı, bir şey olmaz” diyerek eşiyle uzlaşmasını tavsiye ettiğini söylüyor. Türkiye’de eşe karşı işlenen cinsel saldırı suçları “şikayete bağlı” suçlar arasında sayılıyor. Avukat Ezgi Koç, bu bağlamda Tula’nın davasındaki kazanımların emsal olabileceğini ve eşine karşı şikayetçi olmaya korkan kadınlara yol gösterebileceğini söylüyor: “Aslında bu suç cinsel saldırı suçuyla bire bir aynı, 12 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Fakat yasa, ‘Eş yapıyorsa şikayete bağlı bir suçtur’ diyor. Fakat eşin yaptığı cinsel saldırı zaten kapalı kapılar arkasında, yatak odasında oluyor. Evin içinde başka tanık yok, delil yok. Adam zorla bir ilişkiye girmek istediğinde ve kadın buna karşı çıktığında, çevre de kocanı tatmin edemiyorsun bakışıyla bakıyor. Yani o şiddet aslında cinselliğin parçası gibi görülüyor. Komple bir kültürü yıkıp baştan inşa etmemiz gerekiyor. Merve o yüzden ‘Kol kırılır, yen içinde kalır’ demiyor.”
“MESLEĞİNİ YERİNE GETİREMİYOR”
Eşe karşı cinsel saldırıyı şikayete bağlı suçlar kapsamından çıkartmak için uğraşacaklarını söyleyen avukat, Tula davasında da olduğu gibi bu durumlarda eşlerin genelde tutuksuz yargılandığını söylüyor. Bu durumun kadınlar için nasıl riskler taşıdığını Tula’nın yaşadıklarından örneklerle şöyle anlatıyor: “Merve’yle davahakkında konuşmak için bir yerde buluştuğumuzda çok tedirgin. Etrafını kontrol ederek konuşuyor. Mahkemeden bir işe girerken kimlik bilgilerinin gizlenmesini istemiştik fakat dosyadaki bu talepler kabul edilmedi. Kadın işe gidemiyor çünkü işe gittiğinde çalışma adresi belli olacak. Öte yandan işkenceden sonra dışkılama sisteminde refleksleri zayıfladığı için 50 dakika tuvalete gitmeden ders veremiyor ve mesleğini yerine getiremiyor. Karşı taraf bunun savunması olarak, ‘Zaten başkalarıyla beraber oluyordu’ diyince Merve de sürekli şikayetçi oluyor. Bu süreçte eşi tarafından Merve’ye FETÖ’cü dendi, PKK’lı dendi. Bu hakaretlere karşı susmuyor ve devamlı savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Takipsizlikle sonuçlansa bile pes etmemeye çalışıyor, savcılıkta 20 tane şikayeti var.”
“ZANLI TUTUKSUZ YARGILANIYOR”
Tula, dava sürerken eşinin tutuklu yargılanmasını ve eşi tarafından hem cinsel hem fiziksel işkence gören tüm kadınların kendi mücadelesinden güç almasını istiyor: “Ben ve ailem davayı geri çekmem için tehdit ediliyoruz. O adam bir sapık ve bu suçun eşe karşı olması hiçbir şeyi değiştirmez. Allah’a emanet yaşıyorum, ben öldürüldükten sonra mı tutuklayacaksınız?” Bakırköy 40. Asliye Ceza Mahkemesi geçen ay Ercüment Tula’nın “tehdit” ve “hakaret” suçlarını işlediğine dair kesin ve somut delil elde edilemediğinden her iki suçtan beraatine karar verdi. Mahkeme Tula’yı, “eşine karşı kasten yaralama” suçundan 4 ay hapis ile cezalandırıldı. Suçun eşe karşı işlenmiş olmasından dolayı yarı yarıya arttırılan ceza 6 ay hapse yükseltildi ve ertelenmedi. Darp davasının 12 Aralık günündeki duruşmasında ise sanık Ercüment Tula, Merve Tula’nın kendisine iftira attığını söylemişti. “Atılı suçlamaların tamamını red ediyorum” diyen Ercüment Tula, şu ifadeleri kullanmıştı: “Katılan şahıs siyasi geleceğimin olduğunu, ticari itibarımın bulunduğunu bildiğinden, gerek siyasi gerekse de ticari itibarımı süründürmek için bunları yapmaktadır. Benden 500 bin TL nakit para ve başka maddi taleplerde bulundular. Ben de ‘Hayır dedim. Müşteki şahıs sürekli şov peşindedir. Basının ilgi ve alakasını çekmek istemektedir. Atılı suçlamaların tamamı gerçek dışıdır. Ben müşteki şahsı darp etmedim, hakaret ve tehdit etmedim. Bunu benim akrabalarım, müştekinin akrabaları ve tanıklar bilmektedir.”
Henüz yorum yapılmamış.