Boşandık Mutluyuz
Merhaba, Boşanmalar ve ayrılıklar ilişki onarılamaz kazaya uğradıktan sonra gerçekleşir. Bunlar bazen senelere indirilebilir ama daha çok şartların getirdiği bir şey. Tabii doğal krizler bazen evliliği zorluyor, çoğu zaman yeni bebekleri doğmuş çiftler boşanma eşiğine gelebilirler. Veya ergenliğe girdi çocuğumuz dayanamıyoruz beraber kalamıyoruz diyorlar yada çocuklar gitti yapacak bir şey kalmadı niye beraberiz diyenlerde oluyor ama doğrusu şu. Eğer bir çift güvenle ve ikisininde kollandığı ikisininde keyif aldığı bir ilişkiyi meydana getirmek için uğraşmışsa çok büyük darbelere maruz kalmasına rağmen ayakta kalabilir ve güçlenerek ayakta kalır. Dolayısı ile çiftlerin kırılmalar konusunda birbirlerini kırdıkları zaman hassas olup onarıma önem vermeleri lazım. Ve birbirlerini çok iyi tanımaları lazım, birbirlerinin kullanım kılavuzu haline gelmeleri lazım. Ben bilmeliyim ki sesimin tonu yükseldiğinde ya da el kol hareketlerim çok hızlandığı zaman eğer ciddi bir konu konuşuyorsam bunun eşimi rahatsız edebileceğini ve tehdit olarak algılanabileceğini bilmeliyim. O da belki bilmesi gerekir ki çok ciddi konuşup sesini yükselttiği zaman, önemli bir şey söylerken benim bunu tehdit olarak algılayabileceğimi. Bir gerçek var ki eğer korku ile hareket ediyorsa sağlıklı hiç bir yere varamayız. bir ilişkinin çekim alanı olmalı. Tehditle veya korkutarak birbirimize veya birbirinize bir şey yaptırmaya çalışmanın hiç faydası yok, sonuç getirmez. Dolayısı ile eşler birbirini ilginç şekilci kılarak birşeyleri yaptırıp birbirini etkileyebilir. Allah ağzınızın tadını bozmasın diyerek, yazımıza Can Dündar’ın “Boşandık Mutluyuz” adlı köşe yazısıyla devam ediyoruz, boşanma konusuna gerçekten çok güzel dokunuşlarda bulunmuş.
“Evlendik mutluyuz” yazılan araba tamponlarının modası geçiyor galiba…
Yeni moda arabalar, nikah salonunda değil mahkeme kapılarında bekliyor ve tamponunda ” Boşandık Mutluyuz” yazıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı rakamlar, boşanma artışının , evlilik hızını geçtiğini ortaya koyuyor.
Yani evlenenlerden çok boşananımız var artık…
Oysa aynı İstatistik Kurumu, Türklerin yüzde 60 dan fazlasının kendini “mutlu” hissettiğini , yüzde 70 den fazlasının geleceğe “umutla” baktığını açıklamamış mıydı?
Bu yüzden doldurabilecek kadar mutluluk ve umut var mı buralarda hakikaten?
Diyebiliriz ki, “Onlar çoluk çocuğu dövdükçe haz alıp, ferahlayan erkeklerdir”
Yanılıyorsunuz.
Çünkü araştırmaya göre kadınlarda mutluluk oranı, erkeklerden daha fazla…
Diyebilirsiniz ki “Cahildir onlar: gözü açıldıkça anlar”
Yanılıyorsunuz.
Araştırmaya göre eğitim düzeyi arttıkça mutlulukta artıyor.
Üniversite mezunları, ilkokul mezunlarından daha mutlu.
Diyebiliriz ki “Bekarlık sultanlığı bu, evlensin de görsün mutluluğu…”
Yine yanılıyorsunuz.
Evliler evli olmayanlara göre çok daha mutlu..
İstatistik Kurumumunun saadet formülü tam şarkıda ki gibi:
“Evli, mutlu, çocuklu”
Peki nasıl oluyor da bu toplum, bir yandan şiddetli gecimsizlik marazıyla doludizgin boşanırken, bir yandan da anketörlere, “Değmeyin keyfime” diye hava basıyor?
Tahminlerimi sıralayacağım. İlk akla gelen cevap şu:
Yalan söylüyorlar. Ne idüğü belirsiz anketörün cevapları gerekli rakamlara ileteceğinden korkup “Neme lazım” demiş ve “Allah devletimize zeval vermesin, afiyetteyiz,” cevabını vermiş olabilir. Belkide mutluluğu oynamak, kırık kalplerin ayakta kalma yöntemidir.
İki
Mutluluğu bilmiyordur.
Kant,ın dediği gibi “Mutluluk aklın değil, tahayyülün bir idealidir” İş hayale geldi mi de biz sınır tanımayız. Belki bizim ki kredi kartı mutluluğudur. ” Çok şükür, bugün de ailecek alışveriş merkezine gidip vitrinlere bakabildik,” yanılsamasıdır.
Üç
Kanaatkarlığa değil, aldırmazlığa “mutluluk ” diyor olabiliriz.
Olup bitenler sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, yaşar gidersiniz, aylak bir bahtiyarlıkla.. Yoksa asgari bir haber izleyicisisiniz mutluluk anketinden bir yüzdeyele çıkması ancak yüzsüzlükle mümkündür.
Bir tahminim daha var.
O da ellere bakıp kulak memesi çekiştiren, tahtalara vurarak şükredenlerin kendini “mutlu” addetmesi..
Filancanın kocası bıçaklamış karısını: bizim bey kesici alet kullanmaz, sağ olsun yumruktan şaşmaz” memnuniyeti bu…
Mutluluğumuzu başkalarının mutsuzluğundan devşiren ve daha az acıyı ” talih” zanneden bir toplumuz.
Belkiğ de o yüzden anketlerde arttığı kadar çoğalmıyor hakikatte mutluluğumuz..
Mutsuzluktan evladır…
Can Dündar
Henüz yorum yapılmamış.