Biyopsi
Biyopsi, mikroskobik inceleme ile canlılarsan belli bir dokunun çıkarılmasıdır. Muayeneyle ve ya benzeri incelemeyle tanısı konulmamış rahatsızlıklarda biyopsi yapılmaktadır. Genellikle kanserin tanısı için oldukça mühim yeri bulunmaktadır. Sıklıkla kullanılmakta olan yöntemi ise iğneyle yapılan biyopsidir. İncecik bir iğnenin yardımıyla istenen doku kısmına sokulmaktadır ve de emmeyle ve ya koparmayla minik bir parça alınmaktadır. Bazı durumlarda ameliyat esnasında minik bir doku parçası da çıkarılabilir. İğneli biyopsiye “ kapalı biyopsi”, operasyon esnasında alınan ise “açık biyopsi” olarak adlandırılır. Tanı bakımından açık biyopsi daha kıymetli olur.
Biyopsi ne zaman yapılır?
Rahatsız kişinin şikâyeti ya da vücutta oluşan bir şişlik oluşursa ve de doktorun yaptığı muayeneyle, bazı incelemelerin ardından kanserden şüphelenilirse, kesin teşhisin konulması açısından minik bir parçayı alır ve biyopsi yapar. Yani rahatsızlığın başlamasından ve de herhangi bir belirtisi görüldükten sonra yapılmaktadır, yoksa hiçbir belirti yok ise durduk yere hiçbir kimseden parça alınmamaktadır. Nereden ve ne sebeple alınsın demek o dur ki rahatsızlık hücrede başlayıp çoğalır ve de etrafındaki hücreleri de etkilemektedir ve o şekilde rahatsızlık belirtileriyle kendisini göstermektedir.
Rahatsızlık yeni başlamışken, yani henüz belirtisi görülmeden bilebilmek, öğrenebilmek mümkün değimlidir? Kim organlardaki kanserler için bunun yanıtı evet olur ve de mümkündür.
Önceden söylediğimiz gibi, insanın vücudunun oluşturmakta olan bütün dokular, organlar ile farklı yapılar, aynı cins yapıyla, nitelikte ki hücreler toplanmasıyla oluşur. Bunların şekli, yapısı ve de niteliği ne olursa olsun ortak noktaları bulunur. Bu noktalar arasında yaşama süreleri de yer almaktadır. Bu demek oluyor ki her hücrenin yaşama süresi bulunmaktadır. Fakat insanın vücudunda bulunan bütün hücrelerin yaşama süresi aynı olmaz. Bir hücrenin hayat süresi, öbür hücrelere oranla kısa ya da uzun olsa da yaşam yeteneklerini kaybederler ve de ölürler.
Ölmüş hücreler genelde idrar ya da dışkılamayla ya da deri yoluyla vücuttan dışa atılmaktadır. Hücrelerimiz için değişmez olan bu kural, normal, sağlıklı hücrelerde ve de kanserli hücrelerde, farklı türlerdeki iltihaplı ya da hasta hücrelerde de aynıdır.
Gerçeği göz önünde bulunduran PAPANİCOLAOU isimli yunan asıllı olan Amerikalı bilim adamı kimi organlardaki kanserin erken teşhisinde faydalı bir yöntemi önermiş bulunmaktadır. Bu yöntem şuanda tüm dünyaca uygulanıyor.
Bu bilim adamının önerisi şöyledir; kanserli hücreler çoğalarak gözle görülecek hale ulaşmadan ve de henüz bir iki hücre ile sınırlıyken, bunlardan ölenleri ve de dökülenleri de teşhis eder. Kuşkusuzdur ki bu yöntem boşluğa ya da sıvıya dökülmüş hücrelerde uygulanabilmektedir. Bu organdan alınmış sıvı camın üstüne sürülür ve de bu bilim adamının tarifi gibi boyanmasının ardından mikroskobun altında incelenmektedir, bu erken teşhisin yöntemine simir denilmektedir. Bu yöntemin dünya çapında en fazla yapıldığı organ bayanlarda sıkça rastlanan rahim ağzı kanseridir. Vajinadan alınmış salgıyı bu yolla incelenmesi sayesinde daha rahim ağzında belirtisi görülmezken oldukça erken rahatsızlığın teşhisi mümkün olmaktadır. Bu yöntemle birde mide, akciğer, ağız boşluğu, idrar yolundan alınmakta olan sıvılara da uygulanır, birde dışarıya attığımız sıvıdan da mesela tükürük şeklindeki salgıda da kullanılır.
Yani biyopsi belirtisi olan bölgeden alınan doku parçası ya da operasyon ile alınan bir organ ve ya urun mikroskopik incelenmesidir.
Simirse sıvının ya da salgının içerisinde görülen hücrelerin incelenmesine denir.
Kısacası birisi dokunun, öbürüsü ise hücrenin mikroskop altında incelemesine denir.
Özetleyecek olursak, biyopsiyle alınmış parçayı incelemeye tıp dilinde Pataloji ismi verilir.
Simirle alınmış sıvıdaki hücrenin incelenmesineyse tıp dilinde sitoloji denilmektedir. Hücre bilimi sitoloji demektir.
Henüz yorum yapılmamış.