Türkiye’de Bulunan Lanetli Olarak Kabul Edilen Yerler

Türkiye’de Bulunan Lanetli Olarak Kabul Edilen Yerler

Merhaba bugün sizlerle farklı bir konu işleyeceğiz, konumuzun başlığı Türkiye’de Bulunan Lanetli Olarak Kabul Edilen Yerler, korku ve gizem filmi izleyenler bilirler Dünya genelinde hakkında hikayeler yazılmış, efsanelerle süslenmiş bir çok mekan bulunmakta. Biraz araştırma yaparak Türkiye’dede bu tip mekanlar olduğunu ögrendik. Biraz daha araştırınca o mekanların hikayelerini de olduğunu ögrendik, umarız film yapımcıları da bu tip konular ilgisini çekerde şöyle güzel gizemli filmler çekerler bizde Türk sinemasının o muhteşem çekimleri ile izleriz.
Lanetli olduğu söylenen yerlerden bazılarının hikayesi:
Cemil Molla Köşkü
19.yüzyıl Osmanlı mimarisinin en nadide örneklerinden biri olan Cemil Molla Köşkü, Kuzguncuk sırtlarında mühteşem bir yapıdır.Yapımı Osmanlı döneminin son dönemlerine rastlar. Adliye Nazırlığı ve Sura-yı Devlet Reisliği yapmış olan Üryanizade Cemil Molla Efendiye tarafından yapılmıştır bu köşk. Zaman içinde bazı rivayetler çıkmıştır, içinde cinlerin ve hayaletlerin dolaştığına dair. Hatta restore ederken işçilerin dili tutulmuş ve işçi çocuklardan bir çocuğun köşkten kaçarak çıktığı yazılıp çizilmektedir. Zaman zaman haberlere dahi konu olmuştur bu köşkte olan bitenler. Bize göre bu kategoriye girecek şöhrette bir evdir kendisi.

Yedikule Zindanları Efsanesi
Yedikule zindanları efsanesi, bilindiği gibi yedikule zindanları 390 yılında yapılmıştır. Belki bu efsaneyi sizlerde duydunuz, bu zindanlarda Paganlarda olurmuş çogu zaman. Önce Pagan nedir onu kısaca değinelim, pagan bir çok dine inanan ve doğada bulunan varlıkları kendine tanrı edinen kişi. Cezası olan pagan kendini zülme ve acılara alıştırmış ona yapılan zülümlere gıkıkını çıkarmıyordur. Bu durum işkence yapan kişileri daha da sinirlendiriyor ve daha çok eziyet ve işkence yapmalarına neden oluyordur. Artık pagan dayanamıyor ve öleleceği an çok yüksek sesle Antik Latince tarzı haykırmış ve orada işkence gören insanların ruhlarının, Mesihin dünyaya geldiği güne kadar zindanların içine ve duvarlarına hapsolmasını, Mesih indiği an da yerlerinden kalkarak hesap sormak adına haykırmalarını istemiştir. Bu sözler önemsenmemiş fakat efsane olarak tarihte yerini almıştır.
Doğruluğu tartışılsada, zaman zaman Yedikule Zindanlarında zaman zaman Latince çığlıkların ve seslerin duyulduğu söylenmektedir.

Büyükada Rum Yetimhanesi
Bu bina, Avrupa’nın en büyük ahşap binası olmasıyla ünlüdür. 100 yıllık bir geçmişi olan binadır, zaman içinde değişik amaçlarla kullanılmıştır yıllardır boş duran bina için ada halkı tarafından söylenen bir efsane vardır ki insanın tüylerini diken diken eder. Efsaneye göre çıkan bir yangında ölen çocukların ağlama ve çığlık sesleri hala gelmektedir o evden.
Bu bina, 1898-1899 yılları arasında bir Fransız şirketi tarafından otel olarak tamamen ahşap malzemeler kullanılarak inşa edilmiş Ancak o dönemin yöneticileri otel olarak kalmasını istememişler. Hal böyle olunca Eleni Zarifi adlı bir Rum kadın tarafından satın alınarak yetimhane olması için Patrikhane’ye bağışlanır. Artık binadan neşeli çocuk sesleri gelmektedir, fakat bir gün küçük bir yangın çıkar yangın binaya çok zarar vermez ama kalan çocuklardan bir kaç tanesi yanarak can vermiştir. Yine söylentiye göre yangında panik halinde bir çocuğun bahçede ki kuyuya düştüğü söylenir. Bu olaydan sonra kuyunun içinden çocuk sesi geldiği efsanesi kulaktan kulağa yayılır.

Karadedeler Olayının Yaşandığı Yer -Köyde cin paniği

Davutlu köyünde yaşandığı iddia edilen cin olayını duymuşsunuzdur, söylentilere göre her akşam hava karardıktan sonra farklı varlıklar görmeye başlar köylüler. Bu olaylardan etkilenilen köylüler akşamları dışarı çıkamaz olmuşlardır. Haber gazelere de manşet olmuştur, bir gazeteci gider ancak orada bulunduğu süre boyunca bir şey göremez. Köyden ayrılmadan önce bir çocuğa kamerasını bırakır ve Paranormal bir şey olursa çocuk kayıt altına alacaktır.
3 gün sonra gazeteci tutklanır sebebi ise Köydeki üç ayrı evde yedi kişi parçalanarak öldürülmüştür, kamerayı verdiği çocuk da dahil. Daha sonra ki günlerde gazetecide ortadan kaybolur, gazetecinin ormanda giysileri ve not defteri bulunur ancak kendisini bulamazlar. Gazeteciyi sorgulayan jandarma ise yıllar sonra bunalıma girerek intihar eder.
En enteresan ve korkutucu olan bu olay sanırım.

Harput
Elazığ yakınlarında bulunan bu antik kentte Kamos adında bir yaratık olduğu söyleniyor. Karabasan cini gibi uyku sırasında gelir ve insanı rahatsız edermiş. Uyku ile uyanıklık arasında bulunan insanlar onu hissetse de bir şey yapamazmış. Bu yaratık bazen cüce bazende iri bir görünüştedir. Başındaki başlık hayvan postundan yapılmadır ve bir insan onu alırsa onun ağırlığında altın kazanacağı söylenir.

Kamos’un bastığı kişi kanının çekildiği ve tüm damarlarının kuruduğunu hisseder.

Burada yazdıklarımızdan daha fazlası vardır mutlaka, yani çok güzel senaryolar çıkabilir Türküye’den.

Aşağıdaki bütün fotoğraflarımızın büyük hallerini görebilmek için fotoğrafların herhangi birinin üzerine tıklayarak bu konunun fotoğraf galerisine gidebilirsiniz.